Şahsu, dedesiyle yüzleşmek için yabancı bir şehre gelir ve burada Maran’la tanışır. Maran kehanete inanmadığı için Şahsu’dan uzak durur. Fakat çok geçmeden ilk alamet gerçekleşir.
Anavarza Kalesi'nde yaşananlar, insanların da Marların da endişelerini artırır. Etrafında olağan dışı bir şeyler olduğundan şüphelenen Şahsu, Maran’la gitgide yakınlaşmaktadır.
Şahsu yılanlarla korkutucu bir olay yaşar. Bu olay, Şahsu’ya dedesiyle sandığından daha çok ortak noktası olduğunu gösterecek ve Maran’a doğru bir adım atma cesareti verecektir.
Kehanet yaklaşmakta, Şahsu’nun etrafındaki çember daralmaktadır. Maran, onu hayati bir tehlikeden kurtarmak için sınırları aşınca, Şahsu artık Maran'dan da şüphelenmeye başlar.
Şahsu efsaneyi araştırmaya başlamıştır. Marlar fark edince Maran hızla Şahsu’yu alıp uzaklaştırır. Ne var ki, karanlık peşlerindedir. Ve yeni hedefi Cihan’dır.
Maran ve Şahsu mecburen uzak kalınca, beklediği fırsat Cihan’ın ayağına gelir. Arun’un etkisine giren Cihan, Şahsu’yu da kendisini de tehlikenin kalbine kadar götürecektir.
Şahsu artık neye inanacağına karar vermek zorundadır. Dedesi ise tuhaf davranışlar sergilemeye başlar. Marlar o gece bir şenlik düzenler. Ve şenlikte son alamet kapıya dayanır.
İnsanların, yılanların ve aşkın kaderinin çizileceği gün gelir. Şahsu ve Maran büyük bir yüzleşme yaşar. Geriye tek soru kalır: Gerçekleri öğrenen Şahsu kehaneti kabul edecek midir?