21 Aralık 1963 sabahı... Tüm Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler gibi Dereli Ailesi de o sabaha bir daha asla bir araya gelemeyeceklerini bilmeden uyandı… Yüzyıllardır Akdeniz’in ortasında toprak ne verdiyse onunla yaşayan rüzgar hangi şarkıyı söylediyse onu mırıldanan, kalpleri kime çarptıysa onun elini tutan Dereli ailesi, uyandıkları günün tarihe Kanlı Noel olarak geçeceğini bilmiyordu. O gün, sadece Kemal Dereli ve yüz binlerce Kıbrıs Türkünün değil, Kıbrıs’ta yaşayanlar da dahil devlet için gizli görevde çalışan ve “Anavatan”da, Ankara’da yaşayan yüz binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hayatı da bir daha asla “eskisi gibi olmayacak” şekilde değişti.
Köylerinden kasabalarından edilmiş 20 bin Kıbrıs Türkü gibi Kemal ve ailesi de göç yolunda zulüm altında eksilerek yoluna devam etmektedir. Kemal bir yandan kafileye sahip çıkmalı diğer yandan kaçırılan karısı ve kızına bir an önce ulaşmalıdır. Sampson’un özellikle İnci’yi neden kaçırdığı ortaya çıkarken Makaryos son yumruğu vurma peşindedir. Lefkoşa düşürülecek, Türk liderler ele geçirilecektir. Ankaralı adaya ayak basar basmaz hem Lefkoşa’yı hem de göçenleri rahatlatmak için hamlelerine başlar. Bereli kahraman Kıbrıslı Mücahitle kol kola girdiğinde Türkler ilk şoku atlatıp destansı vatan savunmalarını başlatır.
Kızı ve karısının öldürüldüğünü düşünen Kemal’in şimdi tek amacı vardır, durumu iyice ağırlaşan babasını ve gittikçe eksilen göç kafilesini, Ankaralı’nın kurduğu çadır kente sağ salim götürebilmek. Kemal, onları kontrol noktasından geçirebilmek için kendini feda etmeye karar verir. Ama bunun farkına varan biri vardır. Ankaralı ise Lefkoşa’da biriken yaralıların ve Binbaşı Nihat’ın ailesinin naaşlarının Türkiye’ye sevk edilebilmesi için bir intihar görevine girer; adadaki İngiliz yüksek komiserliğini tek başına basacak, Türkiye’nin yardım uçağının yaralıları alıp kalkması konusunda onlara dair elindeki büyük kozu kullanacaktır. Bu kozun kaynağı Sovyetler Birliği’dir. Ankaralı’yı bu bölüm Sovyetler Birliği’nde görev yaptığı zamanlarda bir Azeri Türkü olarak izleyeceğiz. İnci ve Müge, esirhaneden ilk kez dışarı çıkarken; Ankaralı’nın nişanlısı Ayşe ise aşkı için büyük bir çılgınlığın eşiğindedir.