Ilgaz’ı bir an önce bulmak için tüm adliye ve emniyet; bütün birimleriyle seferber olmuştur. Herkes elindeki en ufak ipucuyu paylaşmakta, süratle dört bir koldan araştırmaya devam etmektedir. Tüm bu olanlardan habersiz Ilgaz ise kurtulmak için bir yol ararken kendisini dalgaların içerisinde bulur. Ceylin bir yandan Ilgaz’ın yokluğuyla sınanırken öte yandan da aileyi bir arada tutmak zorunda, özellikle Mercan’a bir şey hissettirmemek durumundadır. Üstelik tüm bu uğraşı içerisinde Çınar’ın mahkeme günü gelmiştir ve Ceylin’den başka davaya girebilecek kimse yoktur. Ve artık herkes Ilgaz’ın yokluğundan haberdardır. Yekta tehlikeli Bülent oyununda son vuruşunu yapmak, İclal ile olan geçmişinin hesabını kesmek üzeredir. Birlikte pek çok badireden, belki azalarak ama hep daha dagüçlenerek çıkan Ilgaz ve Ceylin, cevap vermesi zor bir soru ile baş başa kalır. İlişkilerimizi, yaşantımızı, bugünümüzü kopmaz iplerle birbirine bağlayan geçmiş; her zaman aynı katılığıyla orada öylece durur mu?
In order to find Ilgaz as soon as possible, the entire courthouse and the police are mobilized with all their units. Everyone shares the smallest clue they have and continues to investigate rapidly from all four sides. Ilgaz, unaware of all this, finds himself in the waves while searching for a way to escape. While Ceylin is being tested by Ilgaz's absence, she also has to keep the family together and not make Mercan feel anything. Moreover, in the midst of all these struggles, Çınar's court date has come, and there is no one else but Ceylin who can attend the trial. Yekta is about to make his last shot in the dangerous Bülent game and settle the score for his past with Iclal. Ilgaz and Ceylin, who have survived many hardships together, perhaps lessening but always growing stronger, are left with a question that is difficult to answer. Does the past, which ties our relationships, our lives, and our present together with unbreakable threads, always remain there with the same rigidity?