Sumru, yıllar önce doğurduğu ikizlerini geride bırakarak Kapadokya’nın en varlıklı insanlarından Samet Şansalan’la yeni bir hayat ve aile kurmuştur. Yıllar boyunca annelerinin kimliğinden habersiz büyüyen Nuh ve Melek ise en acı günlerinde bu gerçekle yüz yüze kalırlar. Yılların öfkesiyle birlikte yaşadıkları yerden ayrılıp her şeyi geride bırakarak Kapadokya’ya gelirler. Samet Şansalan’ın ilk evliliğinden olan büyük oğlu Cihan ailesini ziyarete gelir. Bunun kısa süreli bir ziyaret olacağını düşünse de kendisini, babasının ve halası Hikmet’in planlarının ortasında bulur. Hikmet’in kızı Sevilay’sa bu planda kendisine düşen rolden hiç hoşlanmamıştır. Cihan’ın Kapadokya’da kalma ihtimali onu kıskanan üvey kardeşi Esat dahil pek çok kişinin canını sıkar. Anneleriyle yüzleşmeye gelen Nuh ve Melek’in yolları beklenmedik bir şekilde Cihan ve Sevilay ile kesişir. Fakat ikizler asıl sürprizi anneleri Sumru ile yüzleştikleri an yaşayacaklardır.
Sumru left behind the twins she gave birth to years ago and started a new life and family with Samet Şansalan, one of the wealthiest people in Cappadocia. Nuh and Melek, who grew up unaware of their mother's identity for years, are faced with this reality in their most painful days. With years of anger, they leave their hometown and come to Cappadocia, leaving everything behind. Samet Şansalan's eldest son, Cihan, from his first marriage, comes to visit his family. Although he thinks it will be a short visit, he finds himself in the middle of his father and his aunt Hikmet's plans. Hikmet's daughter, Sevilay, on the other hand, doesn't like her role in this plan. Cihan's possibility of staying in Cappadocia upsets many people, including his jealous half-brother, Esat. Nuh and Melek, who come to confront their mother, unexpectedly cross paths with Cihan and Sevilay. However, the twins will experience the real surprise when they confront their mother Sumru.