Can Pazarı! Ertuğrul; yıkık vaziyette arşınladığı Halep sokaklarını başına yıkacak bir haber almıştır. Turgut ve Yiğit, tapınakçıların elinde esirdir. Yüreklerini bulandırmamak için düşünmemeye çalıştıkları ihtimâl gelip çatmıştır alpler için. Cenk yoldaşları Turgut, onlardan uzakta ve düşmanın insafına terk edilmiş durumdadır. Fakat içlerine düştükleri tek açmaz bu da değildir. Turgut ve Yiğit’in hürriyeti gibi, Kayıların akıbeti de tehlikededir. Göç edecekleri bir yurt yoktur artık. Üstelik tüm bu düğümleri çözebilecek olan elin sahibi, Atabey Şahabeddin Tuğrul da, Nasır’ın ayak oyunlarına mağlup olmuştur. Ertuğrul; bir yandan Atabey’i, düştüğü zindan karanlığından kurtarmaya çalışacak, diğer yandan ise yaralı Halime’nin acısını yüreğinin tam ortasında hissetmeye devam edecektir.Ertuğrul; harekete geçmeye çalıştıkça, işin gittikçe daha giriftleştiğini görecektir. Bu zorlukların hepsi onun çelik gibi karakterini şekillendirmeye yarayacak darbelere dönüşecektir. Ertuğrul; sadece Kayı obasının bahadır evladı değil, aynı zamanda mazlumların gözlediği, beklenen kahraman olmaya giden yolun ilk adımlarını atmaya başlayacaktır.Süleymanşah; Kurdoğlu tarafından intikâm hırsıyla doldurulan ve kendisine yönlendirilen Bozok’un yakıcı öfkesiyle karşı karşıyadır. Zamanın adeta durduğu o anların sonunda, Süleymanşah’a uzanan el hiç beklenmedik bir yönden gelecektir. Lâkin Süleymanşah’ın Halep yolunda karşılaşacağı tek zorluk, babasının öcünü almak için gözünü kan bürüyen Bozok değildir.Kayı obası, hiç hesapta olmayan aksilikler yüzünden can pazarına dönmüştür ve bu pazarda üzerine sorumluluk düşen herkes, fedâ olmanın ne manaya geldiğini bir kez daha ispat etmek zorunda kalacaktır. Selcan ise Kurdoğlu’yla kurdukları tezgâhta, onu yalnız bırakmanın neticesini hala kestire
Name | Type | Role | |
---|---|---|---|
Mehmet Bozdağ | Writer | ||
Hakan Arslan | Director |