1939 senesi, Zonguldak. Şehrin kömür madenlerinden birinde babası ve kardeşleriyle maden işçiliği yapan Davut, anası ve 6 yaşındaki küçük kardeşiyle mütevazı bir hayat sürmektedir. Gündüz vardiyasını devraldıkları bir sabah çalıştıkları madende meydana gelen bir göçükle birlikte 9 kişi hayatını kaybeder. Aralarında Davut’un babası da vardır. Giden canların sorumlusu madenin sahibi olan Malik Bey’dir. Çünkü Davut’un bütün uyarılarına rağmen önlem almamıştır. Kızları Gülfem, Behice ve Fikriye’yle zengin bir hayat yaşayan Malik Bey suçlamalardan kolaylıkla sıyrılınca Davut adaleti kendi sağlamaya karar vererek harekete geçer.
1939, Zonguldak. Working as a miner in one of the city's coal mines with his father and siblings, Davut leads a modest life with his mother and 6-year-old younger sibling. One morning when they took over the day shift, 9 people lost their lives in a dent in the mine where they worked. Among them is Davut's father. Malik Bey, who is the owner of the mine, is responsible for the deaths. Because despite all the warnings from Davut, he did not take any precautions. As Malik Bey, who lives a rich life with his daughters Gülfem, Behice and Fikriye, gets rid of the accusations easily, Davut decides to bring justice himself and takes action.