Korkut Ali annesinin gözlerinin içine bakıp şöyle der: “Çocuğunu terk eden bir annesin sen… Ne olursa olsun bu yara hep vicdanında kalacak. Hastalandığımda, dayak yediğimde, ‘anne’ diye ağladığımda yoktun.” Gönül’ün “Böyle öfkeyle mi ölmek istiyorsun?” sözleri bile onu durduramaz. Annesinin açtığı yaralarla tek sığınacağı yere, Ceylan’a tutunur. Sevdiği kadına verdiği sözle ameliyat masasına yatar. Ama önce konuşması gereken biri vardır: Tolga. Yan yana gelirler. Tolga “Bir insanın iki annesi olur mu?” diye sorar; Korkut buruk bir sesle “Şanslıysan olur” der. İki ölüm mahkûmu kardeş, telefondaki anneleriyle konuşurken ağlarlar. Korkut, Tolga’nın onun için verdiği ölüm emrinden habersiz, son bir iyilikle af diler. Ve beklenen an gelir. Korkut ameliyathaneye yürür, sevdiklerini kapıda bırakır. Aylarca beyninde taşıdığı kurşun mu, yoksa hastaneye yollanan cellat mı alacaktır canını? 1 Ocak doğumlu yetim Korkut Ali, bir 14 Ocak günü hayata veda edecek midir?
“Você é uma mãe que abandonou o próprio filho... Não importa o que aconteça, essa culpa vai te seguir.” É assim que Korkut encara Gönül, sem recuar nem quando ela pergunta se ele quer morrer tomado pela raiva. Ferido pelas escolhas da mãe, ele busca força no único lugar onde sente paz: Ceylan. Fiel à promessa feita a ela, Korkut aceita ir para a mesa de cirurgia. Antes disso, precisa falar com Tolga. “Uma pessoa pode ter duas mães?”, pergunta Tolga. “Se tiver sorte, pode”, responde Korkut. Os dois, condenados à morte por motivos diferentes, falam com as mães ao telefone e choram juntos. Sem saber que Tolga assinou sua sentença, Korkut ainda pede perdão ao irmão. Chega a hora da cirurgia. Ele deixa para trás todos que ama e segue para seu maior duelo com a morte. Será o projétil preso em seu cérebro ou o assassino enviado ao hospital que vai tirá-lo de cena? Nascido em 1º de janeiro como muitos órfãos, Korkut Ali fechará os olhos para sempre em 14 de janeiro?