“Neden bu oyunu oynadın benimle? Kime neyi kanıtladın? Sen başına gelecek her kötülüğü hak ediyorsun anne. İşte bunu kanıtladım! Korkut böyle haykırır annesine. İçinde tekrar alevlenen intikam ateşiyle etrafını yakıp yıkmaktadır. Tolga ise evlatlık olduğu gerçeğini öğrenmenin şoku içinde hastanede yapayalnız hisseder kendini. Korkut’un kafasındaki sorulara cevap arayışı onu Tahsin’e götürür yine. Kendi kanından bile olmayan biri için katil olmayı göze alan kadın onları neden terk ettmiştir? Ve yemin eder. “ Son nefesime kadar onun canını yakmak için uğraşacağım” Ceylan içinse her anı her saniyesi ölüm korkusuyla geçen zamanlar demektir bugünler. Sevdiği adamın sesini, gülüşünü gözlerini ezberlemeye çalışır kendince. Ancak ölüm hiç beklemedikleri bir yer ve zamanda çalar kapılarını. Korkut’un annesiyle oynadığı oyun gerçeğe döner. Silah bu kez doludur!
“Por que você brincou comigo? O que você queria provar? Você merece cada coisa ruim que acontece com você, mãe. E foi isso que eu provei!” é o que Korkut grita para ela. Consumido novamente pela sede de vingança, ele destrói tudo ao redor.
Tolga, por sua vez, está em choque ao descobrir que é adotado e se sente completamente sozinho no hospital. Em busca de respostas, Korkut vai atrás de Tahsin. Por que uma mulher seria capaz de abandonar os próprios filhos, mas arriscaria virar assassina por alguém que nem era seu sangue?
Korkut faz uma promessa: “Até meu último suspiro, vou fazer de tudo para machucar ela.”
Para Ceylan, cada segundo agora é marcado pelo medo da morte. Ela tenta guardar na memória a voz, o sorriso e o olhar do homem que ama. Mas a morte chega no momento e no lugar que ninguém espera. O jogo que Korkut começou com a mãe se torna realidade. E, dessa vez, a arma está carregada.