Hiç kimse, eğer istemiyorsa ticarete atılmak zorunda değildir. İnsan, eğer kokoreççi açmak zorunda hissetmiyorsa insandır. Böyle bir mecburiyet olamaz. Zaten olmaz olsun böyle bir mecburiyet!
Birgün bir dostunuz size gelip “ben vatkalı ceketler giymek istiyorum” derse ona kızmayın. Bunlar olabilir. Dost ne kadar acı söylese de aynı zamanda sırt da sıvazlamalıdır. Dostlarınızı vatkalı ceket giymeyenler arasından değil, sevgisini vatkaların ardına gizlemeyenler arasından seçiniz.
Tüm ailesiyle yüzleşen yaşlı Abidin'in çıplak hikayesi.
Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz. Yeter ki insanın biraz kafası dağılsın. Bir yamyam, bir kırtasiye çalışanı ve Türkçe pop.
Bu hayatta ne yapacağını bilemeyen Yılmaz'ın hayatı öyle bir noktaya gelir ki; ne yapacağını bilemez.
İlkkan ve Yılmaz, mahallelerinde uyanan karanlık güçle mücadele etmek için apartman yönetimi toplantısına katılır.
İlkkan, gerçek ailesini ararken; kendisini çığlık çığlığa yarasalarla dolu karanlık bir labirentte hüsran ve elem içerisinde bulur.
İlkkan ve Yılmaz, evlerinin duvarını boyattıklarına boyatacaklarına pişman olurlar.
İlkkan’ın sevgilisini kaybetmemek için yapamayacağı şey yoktur ve ayrıca insan dostu için çiğ tavuk da yer.
Yılmaz ve İlkkan bir yolunu bulup, enteresan bir aileye borçlanmayı başarırlar.
Hayat, arzularımızı ve beklentilerimizi her zaman karşılamayabilir...
Daha önce görülmemiş bir şeyi anlatmak kolay değildir ve 10 kişinin bir hakana ihtiyacı yoktur.
Gelin vücuda bakışımızın köklerinde buluşalım ve kendimize şu soruyu soralım: Neden bu beden?
Bir adam… Bir çocuk… Bir adam daha… Bir kadın… İki adam… Diğer bir kadın… Öbür adam… Birçok insan… Bu nefes kesici macerayı kaçırmayın.
Gönenç ve cüsse sahibi bir adamın, el kadar çocukla arasındaki anlaşılmaz savaşını dikkatle izleyeceksiniz. Bej; dekonstrüktivize bir melodram...
"Tehlikenin en büyüğü nereden geldiği belli olmayandır." mottosuyla yollara düşen üç adam ve hayat dersi niteliğinde bir adaptasyon şöleni...
Latin dansları ve fantastik evrenlerin kesişim kümesinde ibret yüklü bir sürtüşme...
Gizemli bir dayı, zehirli bir dobralık altında ezilen masum insanlar ve şiirsel adaletin görkemli tecellisi...
Muhteşem bir düğün öncesi yaşanan vasat entrikalar; dostluk, cömertlik ve empati bileşenlerini rekabet potasında eriten bir grup insanı zavallı çırpınışlara sürükler.
Hayır yolcularının ve vefa bekçilerinin yıkımlı uyanışını izlerken gözyaşlarınıza engel olamayacak ve coşku siperlerine sığınıp bu saldırının sona ermesini bekleyeceksiniz.
Dost ve kardeş bir ülkeden gelen masum ziyaretçileri vakum gibi içine çeken gizemli olaylar olmaya başlamıştır. Yılmaz, bütün bunlara anlam veremeyen İlkkan ve Ersoy'un aksine bütün bunlara anlam verebilmektedir.
Görenlere hayret verecek denli antika bir büfenin İstanbul'dan Nazilli'ye olan kötümser yolculuğunu izledikten sonra, sevdiklerinizi arayıp onları öpücüklere boğasınız gelecek...
Kem gözlerin ışığıyla aydınlanan meşakkatli dostluk yolu, beş çıkışlı bir kavşağa bağlanır. Yılmaz, İlkkan ve Ersoy; zenginlik, kaburga, renkli şort, tavuk döner ve tespih arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Yıllardır memnun olmadıkları yemek masasını değiştirmek için gereken inisiyatifi almakta tereddüt eden üç yakın arkadaşın; kalpleri ısıtan, sımsıcak hikayesi etrafında büklüm büklüm gelişen olaylara objektif bir bakış.
Tekstilin giyeni ben buradayım diye bağırttıran ürünlerine tutunarak hayat karşısında cüceleşmekten kaçanlar, umutsuz bir aşkın pençesinde özyıkıma susayanlar ve bütün bunlara inat tohum tohum, gonca gonca çiçek ekenlerin sessiz düellosu...
Sevecen, fırsatçı, çapkın, cimri, entrikacı, yüzeysel, hoşsohbet, tutkulu, kısır, fedakar, atletik, gözüpek, yalancı, sakar, ketum, sarkastik, boşboğaz, dingin, tıknaz ve götlek olmayı kim istemez ki?
Fısıltılarla dolu bir geçmiş Evdeki tüm işler birikmiş O halde ne yapmalı? Danışmalı bir bilene Aman kırılmasın eşyalar Lezzetlidir cızlaklar İnsan kapılmayagörsün Zalimdir duygular Madem öyle ilk harflere baksana…
Geceden suya konan barbunyalar haşlanır ve kenara alınır. Soğan ve havuç sote edilir, sarımsak ve salçayla karıştırılır. Barbunya, göz kararı sıcak su ve bir adet küp şeker de eklenir ve hepsi birlikte kaynatılır.
Kuşku bulutlarının yeryüzüne saçtığı emekçi yağmur damlalarına hangi toprak kayıtsız kalabilir? Kraliçesiyle hasbihâl etmek isteyen gururlu köylüleri hangi güç durdurabilir?
Yılmaz ve Ersoy’un, pohpoh nehrinin girdabında boğulan İlkkan’a can simidi yağdırışını gönül rahatlığıyla çocuklarınıza izletebilirsiniz.
Ticaret ipek eldiven giydirilmiş demirden bir yumruktur. Vurduğu yerde kazanç çiçekleri açabileceği gibi, dokunanı eriten rızık volkanları da patlayabilir. Anlayana...
Jawline, hairline, liposuction, botoks, rejuvenasyon, lamina, gülüş tasarımı, rinoplasti, hiperbarik saç ekimi, greftleme veya epilasyondan herhangi biri ya da birkaçı vazgeçilmezleriniz arasındaysa ekran başına.
"Bir vucüdun en önemli parçası kafadır" diyenlerle, "hayır bu görüşe katılmıyorum" diyenlerin sinsi sürtüşmesi; durup şöyle bir düşündükten sonra size "aman neyse ne" dedirtecek.
Kişi önce kendine bir bakmalıdır. Sonra aile ve arkadaşlarına, ardından daha geniş bir çemberde kendisini tekrar tekrar incelemeli ve sık sık görüş almalıdır. Gerçek dostlar umuşlarda buluşur.
Yüksek IQ ve bronz ten arasındaki pozitif korelasyon yüzünden hınca hınç birbirine giren kırk yıllık arkadaşların, Gebze’de zirveye ulaşan koz paylaşımı ve yüzlerce hazır ritmin eşlik ettiği bir gizem.
Sarsıcı bir travmayla hayatı cehenneme dönen bir adam, vizyoner bir triko imparatoru, insanı fark ettirmeden çevreleyen bir halay ekibi ve sarkastik emojilerin birbirine bağlanabileceğine akıl sır erdiremeyeceğinize inanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Fırıncı Hasan abi, antikacı Asuman hanım, finansçı Sinem ve döşeme ustası Salih gibi insanları doğru şekilde kataloglayanlar; onları hayatından silip atmak konusunda problem yaşamayacaktır.
Hangimiz ara sıra özel hayatımızı renklendirmek adına, yakın arkadaşlarımızın dekorasyon umutlarını cüceleştirecek denli büyük hatalar yapmayız ki?
Tarihin şafağında, dünyanın en önemli sıçramalarından birinin çok yanlış bir grup insanın eline bırakıldığını bilmiyorduysanız da nedenini, nasılını ve neredesini öğrenmenize ramak kaldı.
Ezoterik öğretilerin gizemli dünyasında ücretsiz spritüel yardım almanın keyfini yaşarken ansızın çok az insana bahşedilmiş bir yeteneğe şahit olmanın şokuyla sarsılan mahalle sakinleri henüz olan biteni sindirememişken bu kez de tarihin sararmış yapraklarından kopup gelen dermatolojik bir sürprizle yüzleşecektir.
Zehra abla ve Elit Mobilya Harun Korkmaz’ın oğulları Görkem’in, kulplu beygirden düşmesiyle değişen hayatının, Çoço’yla kesişimini mercek altına alan canhıraş bir ayrılık hikayesi.
İğrenç patronuyla nefis bir ilişkisi olan İlkkan, bir yemek davetinin tiksinç sonuçlarıyla yüzleşirken; en iyi arkadaşlarının rezil tavsiyeleri arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Haysiyetinden vazgeçmeyen bir grup insanın, “Acaba bir gıdım daha dayanır mıyız yoksa haysiyetimizden vazgeçsek mi?” dilemmasının ışığında geçmişe ve Dilovası’na bir yolculuk…
Böbrek sancısı, disk kayması ve morbid obezite üçgeninde sıkışan üç arkadaş, bunlar yetmezmiş gibi bağımlılık bataklığına düşüp gittikçe totaliterleşen Yılmaz’ın cüretkarca giriştiği bir evlilik kurtarma projesi nedeniyle delirme sınırına yaklaşırken hiç umulmadık bir dosttan gelen yardımla gerek söz konusu evliliğin gerekse medikal problemlerinin çözülmesi umuduna doğru ağır ama kararlı kulaçlar atmaya başlar.
Yılmaz ve Ersoy, İlkkan’ın yakın zamanda ayrıldığı ressam sevgilisinin açtığı kişisel sergiye gider. Ancak olaylar hiç beklenmedik şekilde gelişir.
Yılmaz, İlkkan ve Ersoy’un Felidae ailesinin Pantera cinsinin beş alt türünden biri olan ve çiftleşme dışında yalnız yaşayan bir leoparla ne işi olması?
Apartmana taşınan üç kız kardeşi görür görmez hülyalara kapılan Yılmaz, İlkkan ve Ersoy’la; erişilmesi an meselesi gibi görünen mutluluk arasında tek bir engel vardır.
Yıkılmayı bekleyen bir bina Yılmaz’ın dönüşümüne kapı aralayıp Ersoy’un cehennemi olurken; İlkkan’a ise kimlik hırsızlığı için bir fırsat yaratacaktır.
Eğitimci Ümran Hanım'ın moderatörlüğünü yapacağı bir panele davet edilen Yılmaz, İlkkan ve Ersoy, lise öğrencilerinin huzuruna çıkmak durumunda kalır.
Bölgenin en canlı bir milyoncusu olan Kenan Ticaret müşteri ilişkileri konusunda sınıfta kalınca, Yılmaz'ın adalet duygusu zedelenir.
